Van Gogh ve Müziksellik

09:23


“ Resimlerimle yatıştırıcı,rahatlatıcı bir şeyler söylemek istiyorum,
müzik kadar yatıştırıcı bir şey”
“On iki ayrı tablo  hepsi birden bir renk senfonisi oluşturacaklar.
…gerçekten biraz daha uzaklaşmak, bir tür renk müziği
yaratmak istiyorum”

Van Gogh’un mektuplarından yapılan bu alıntılar, onun kendi resimleriyle müzik arasında kurduğu bağının göstergesi…

Resim sanatının müziğe yaklaşması 19.yüzyılda başlar. Daha önce iki sanatın bir birbiriyle pek ilişkisi yoktu. Sanatın görevi görünen gerçeği yansıtma olduğu süre müzik resme açıktı, ama resim müziğe değil. Resim doğayı yansıtıyor, müzik de bunu dolaylı olarak, resim ve şiiri taklit ederek yapıyordu. Başka deyişle renk ve çizgiyle ya da sözcüklerle dile getireni, tınılarla dile getiriyordu.19.yüzyılın romantik gerçeklik anlayışı içinde müzik, evrenin gizemini saklayan bir dil olarak alımlanıyor, evrensel gücün ,görünmeyenin ,sonsuzluğun simgesi oluyor .Gerçeklik anlayışındaki bu değişim, görünen gerçekle yetinmeyen sanatçıların ilgisini müziğe çekiyor.


     Van Gogh, müziğe özel bir ilgi göstermiyor, herhangi bir çalgıda çalmıyordu. Resim yapmaya geç yaşta başlamıştı, ama resme duyduğu ilgi çok genç yaşta başlıyor. İlk tuttuğu iş de bir resim alım-satıcısının yanında. Çok müze geziyor, çok okuyor, gördükleri, okudukları üzerine çok düşünüyor. Ressam olmaya karar verdiği yıl 1880.Daha önce bir süre kendini dine veriyor. Belçika’da bir kömür madeni işçileri arasında yaşıyor onlara  vaizlik yapıyor. Bu yıllar onun yolunu bulamamışlığın tedirginliğini yaşadığı yıllar. Aşırı duyarlı ve çoşkulu kişiliği onun her şeyi yoğun yaşamasına neden oluyor. Bütün amacı insanlara yararlı olabilmek. Bunu sanat yoluyla yapmaya, yani ressam olmaya karar verdikten sonra dinsel inancın yerini resim inancı alıyor. Başka deyişle kendi yaratma gücüne olan inancı, Tanrı inancı kadar güçlü.”…Yaşamımda olsun, resim çalışmalarımda olsun ,pekala Tanrı’dan vazgeçebilirim, fakat bütün hastalığıma rağmen kendimden daha üstün olan, hayatım sayılan yaratma gücümden vazgeçemem…Resimlerimde rahatlatıcı, yatıştırıcı  bir şeyler söylemek istiyorum, müzik kadar yatıştırıcı bir şey. Resimlerimdeki kadınlara, erkeklere, bir vakitler “hale” nn simgelediği o sonsuzluk duygusundan katmak istiyorum, bunu renklerimin parlak titrekliğiyle vermeye çalışıyorum.”

Demek oluyor ki insanları yatıştıran, dinginliğe kavuşturan duyguyu sonsuzluk duygusunda, bunu da müzikte buluyor.
Renk resme can veren öğeydi Van Gogh için. Doğadaki yaşama en yalan olan, bu yaşamı simgeleyen öğe…Görünüşten öze giden yol renk yoluydu .Van Gogh rengin kendi başına bir ifade gücü olduğunu bulamamıştı. Sesler nasıl armoni bütünlüğü içinde bir araya geldiklerinden bir tını oluşturuyorlar ve bu dille öznel ya da ortak duygular anlatabiliyorsa renkler de öyle. Uyum ya da karşıtlıklarla birbirini tümleyerek simgesel bir dik oluşturuyorlardı.

Van Gogh bir iç-zorunlulukla kendini resim sanatına adamıştı. Yazgıları altında ezilenleri, daha iyi, daha renkli bir dünya umuduyla dinginliğe kavuşturmaktı amacı. Yaşamının son iki yılında sıklaşan krizlerin ve akıl hastanesinde kaldığı süre oradaki yaşantılarının etkisiyle yazgısallığı çok daha yoğun yaşamaya başlamıştı. Bu dönemde yaptığı resimlerde biçimler yersarsıntısına uğramışçasına dalgalanır, renklerse sessizdir.

“Bir tür renk müziği yaratmak istiyorum” demekle Van Gogh, resim sanatının renk ilişkilerinin sanatı olduğuna inanmış olduğunu kanıtlıyor. Çok kısa süren sanat yaşamında, renk seçimi, rengin resim yüzeyi üzerinde düzenlenişi, karşıtlıklara, uyumu, kırılması, çizgiyle bağlantısı, kısaca renkle ilgili ne varsa bunları irdelemiş, bunlarla bir resmin nasıl gerçekleştirebileceğini düşünmüş, hesabını vermişti. Onun resimlerini müziğe yaklaştıran da budur. Daha önce de söylediğim gibi, özellikle son iki yılda yaptığı resimlerde müziksellik kendini daha yoğun duyurur. Bu resimlerden ayrıntılar alıp bakıldığında, Van Gogh’un gerçekten “renk müziği” yaratmış olduğu söylenebilir. Kandinsky’nin deyişiyle “ruhsal titreşimler” uyandıran etkileyici rengin resim sanatına girmesinde Van Gogh öncü olmuştur.

İllüstrasyon çizim:Aykut Şerefoğlu

You Might Also Like

0 yorum

Popular Posts

Subscribe